23 Eylül 2012 Pazar

Şanlıurfa Tarihçesi


Şanlıurfa Tarihçesi :



Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bir il olan Şanlıurfa, doğusunda Mardin, batısında Gaziantep, kuzeyinde Adıyaman ve Diyarbakır, kuzeybatısında yine Diyarbakır, güneyinde ise Suriye sınırı ile çevrelenmiş bir sınır şehridir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin orta kesiminde yer alan Urfa’nın büyük bölümü yükseltisi fazla olmayan düzlüklerden oluşmaktadır. Suriye’nin kuzeyindeki düzlüklere ve Fırat Vadisine doğru gittikçe alçalan bu düzlüklere Şanlıurfa Platosu ismi verilir.
İlin kuzeydoğu kesimini Karacadağ’ın batı bölümü engebelendirir. Sönmüş bir yanardağ olan Karacadağ’ın püskürttüğü lavlar geniş bir alana yayılmıştır. Buradaki en yüksek nokta Karacadağ’ın batısındaki Mandal Tepesi’dir (1.895 m.). Bunun dışında Şanlıurfa platosu üzerinde Harran ile Viranşehir ovaları arasındaki Tektek Dağı (749 m.) ve Kaşmer Dağı’dır (954 m.). Urfa’da Karacadağ’ın güneybatısında Takırtukur Dağları, bunun batısında Yılanlı Dağ, Viranşehir’in güneydoğusunda Karatepe ve Kepez Dağları, Tektek Dağlarının kuzeybatısında Susuz Dağları (801 m.), İl merkezi yakınında Germüş Dağları (770 m.), İlin güneyinde Nemrut Dağları (800 m.), Şanlıurfa-Suruç yolu üzerinde Şebeke Dağları ile Birecik-Suruç yolu üzerinde Şebeke Dağları, Arat Dağları (840 m.) bulunmaktadır. Ayrıca Beş Mağara Dağları, Cudi Dağı, Direkli Tepeleri, Kaşmer Dağı, Korçik Dağı, Sakızlı Dağı, Molla Ömer Dağı, Kalkan Dağı, Nohutçuk Dağı, Külaplı Tepesi ilin diğer yükseltileridir.

Şanlıurfa yapı bakımından III.Jeolojik zamanın son katı olan Poliosen bölümünün karakterini göstermektedir. Eski dünyanın bir bölümü ile birlikte oluşmuştur. Kıvrımlar oluşumundan önce Anadolu’nun bulunduğu sahada Thitys adı verilen bir deniz bulunmaktaydı. Üçüncü Zamanın sonu ve Dördüncü Zamanın başlangıcında gerçekleşen yan basınçlar ve patlamalardan pek etkilenmeyen Şanlıurfa, üzerinde bulunduğu sert kütle üzerinde biraz yükselmiş ve yer yer kıvrılmalara uğramıştır.


Suruç Ovası ile Harran (Altınbaşak) Ovası ilin diğer düzlükleridir. Şanlıurfa’nın en önemli ovası olan Harran Ovasının doğusunda Viranşehir Ovası, batısında da Suruç Ovası yer almaktadır.Ayrıca Fırat Nehri kenarında Halfeti Ovası, Bozova Ovası, Hilvan Ovası ve Karacadağ’ın püskürttüğü lavlarla örtülü Siverek Ovası bulunmaktadır.

Şanlıurfa, dünyanın ve Türkiye’nin en önemli bölgesel kalkınma projesi olan GAP’ın (Güneydoğu Anadolu Projesi) merkezi durumundadır.

İl topraklarını batı, kuzeybatı ve kuzeyde doğal sınırı oluşturan Fırat Nehri sulamaktadır. Siverek Maktalan Geçidi civarında Şanlıurfa topraklarına giren Fırat Nehri, Suriye’ye yönelir. Bu nehir üzerinde Atatürk Barajı, Birecik Barajı, Karakaya ve Kargamış Barajları bulunmaktadır. Bu nehrin suyu iki tünel ile Harran Ovası ve çevresini sulamaktadır. Culap Suyu ile Habur Suyu da ilin diğer önemli akarsularındandır. Bunların dışında; Direkli Suyu, Süleyman Pınarı, Anzeli Pınar, Bamya Suyu, Kerhiz Suyu, Germüş Suyu, Belih Suyu, Cülmen Suyu, Kırkpınar Suyu, Karakoyun, Aligör, Yukarı Koymat, Gölpınar, Çamurlu, Belik, Cavsak, Karaköprü ve Tülmen Deresi bulunmakta olup, bu akarsuların bir çoğu yaz aylarında kurumaktadır.

Hacıhıdır ile Atatürk Barajının oluşturduğu yapay göller bulunmaktadır. İlin kuzey ve kuzeybatısındaki bazı alanlar Atatürk Baraj Gölünün suları altında kalmıştır. Deniz seviyesinden ortalama 518 m. yükseklikteki Şanlıurfa’nın yüzölçümü 18.584 km2, toplam nüfusu 1.436.956’dır.

Şanlıurfa bitki örtüsü Step görünümündedir. Nehir boylarında söğüt, kavak gibi ağaç toplulukları görülmektedir. Fırat Nehri havzasında erozyonu önlemek amacı ile ağaçlandırma çalışmaları yapılmaktadır.

İlde Karasal İklim hüküm sürmektedir. Yazları kurak ve çok sıcak, kışları yağışlı ve kısmen ılıman geçer. Kontinental (kara) iklim özelliğinden ötürü sıcaklık farklılıkları görülmektedir. Şanlıurfa’da yıllık ortalama yağış 462 mm.dir. Yıllık ortalama sıcaklık 18.6 C.dir.

İlin ekonomisi tarım, hayvancılık, turizm ve sanayie dayalıdır. Yetiştirilen tarımsal ürünlerin başında; buğday, arpa, kırmızı mercimek, çiğit, karpuz, kavun, domates, üzüm, pamuk, patlıcan gelmektedir. Ayrıca az miktarda kayısı, erik, zeytin yetiştirilir. Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamında olan Şanlıurfa’da tarım üretimi sürekli artış göstermektedir. Hayvancılıkta sığır, koyun ve kıl keçisi yetiştirilir. Birecik’te Kelaynak Kuşları, Ceylanpınar’da da Ceylanlar için üretme istasyonları kurulmuştur. GAP bölgesi ve Şanlıurfa’daki anıtlar turizm yönünden il ekonomisinde önem taşımaktadır.

Kalkınmada öncelikli iller kapsamındaki Şanlıurfa’daki sanayii daha çok tarıma dayalıdır. İldeki başlıca sanayi kuruluşları; un, şarap, meyve suyu, yem, yün ipliği, çimento, tarım alet ve makineleri üreten fabrikalar, et kombinası, süt ürünleri işletmesi, zeytinyağı ve sabun üretim tesisleri ile halı ve pamuklu dokuma kuruluşlarıdır.

Şanlıurfa yer altı kaynakları bakımından oldukça yoksuldur. Bozova’da fosfat, Suruç’ta tuğla-kiremit hammaddesi içeren cevher yatakları bulunmaktadır.
Urfa’nın eski ismi Şemseddin Sami’nin Kamusü’l Alamı’na göre; “Ur” ya da “Urelkeldaniyn” olup, Büyük İskender’in fethinden sonra Makedonyalılar bu şehri vatanlarındaki Edessa (Vodina) kasabasına benzeterek bu adla ve “Akarsuları güzel” anlamına gelen “Kaliroe” olarak adlandırmışlar, Araplar da “Kaliroe” isminden esinlenerek buraya “Ruha” ismini vermişlerdir. Prof. Fikret Işıltan’a göre İslam döneminde Diyarı Mudar olarak da adlandırılan bölgedeki Urfa’ya Osrhoene Krallığı döneminde verilen “Osrhoene” adının, Kentin Makedonyalılar tarafından “Edessa” ismi ile yeniden kuruluşundan, Süryanice “Urhai-Orhai” olan önceki isminin, Arapça “Er-Ruha”nın Latinleştirilmiş biçimi olduğu sanılmaktadır.

Aşağı Fırat Projesi kapsamında Fırat Nehri kıyılarında, Sultantepe’de, Göbeklitepe’de ve baraj göllerinin altında yapılan kurtarma kazıları yörenin tarihine ışık tutmuştur. Buna dayanılarak Şanlıurfa’da Neolitik Çağ (MÖ.10000-5500) ve sonrasında yoğun bir yerleşmenin olduğu ortaya çıkmıştır. Asur tabletlerine göre burası MÖ.2000’lerde Hurriler ile Mitannilerin yerleştiği bir yerdi. Hitiler Mitanni krallığını ortadan kaldırdıktan sonra yöreye yerleşmişler, MÖ.XI.yüzyıldan sonra da Mezopotamya’dan kuzeye doğru göç eden Aramiler buraya yerleşerek Bit-Adini Krallığını burada kurmuşlardır. MÖ.857’de Asurlulara bağlanan ve sonra Medlerin saldırısına uğrayan yöre, bir süre Babillerin egemenliği altında kalmıştır. MÖ.VI.yüzyılda Persler yöreye hakim olmuş ve buranın ticaretinin ve tarımının gelişmesinde büyük payları olmuştur. MÖ.IV.yüzyılda Büyük İskender Persleri Anadolu’dan çıkardıktan sonra yöreye de hakim olmuştur. İskender’in ölümünden sonra da Seleukosların hakimiyetine girmiştir. I.Seleukos tarafından MÖ.303’te bugünkü Urfa’nın bulunduğu yerde Edessa kenti kurulmuştur.

Edessa’nın, ilk kuruluşu ile ilgili kesin bilgi olmamakla birlikte, Arap tarihçisi Ebul Faraç’a göre, Nuh Tufanı’ndan sonra yeryüzünde kurulan ilk yedi yerleşim merkezinin ilki ve en önemlisidir. Hz. Adem’in çiftçilik yaptığı, Hz. İbrahim Halil, Hz. Eyyüp, Hz. Şuayp, Hz. Elyasa gibi peygamberlerin yaşadığı bu bölge bugün “Peygamberler Şehri” olarak anılmaktadır. Hıristiyanlar, Hz. İsa’nın mendilinin Şanlıurfa’da bulunmuş olmasından dolayı buraya Dir-Mesih adını vermişlerdir.

Musevi, Hırıstiyan ve İslâm peygamberlerinin atası olarak nitelenen Hz.İbrahim Urfa’da doğmuş, Nemrut ve onun yaptığı putlarla mücadele ettiği için burada ateşe atılmıştır. Lut Peygamber, amcası Hz. İbrahim’in Urfa’da ateşe atıldığını görmüş ve daha sonra buradan Sodam’a gitmiştir. Hz.İbrahim’in torunu İsrafiloğulları’nın atası Yakup Peygamber burada yaşamış ve Urfa’da ölmüştür. Bu nedenle Şanlıurfa inanç turizmi yönünden önem taşımaktadır.

Seleukoslardan sonra Mısırlılar, ardından Aramiler yöreyi ele geçirmiştir. MÖ.132’de burada Abgar, sonra da Osrhoene olarak isimlendirilen bir krallık kurulmuştur. Ermeni Krallığı yönetiminde yağmalanan, bir süre Partların denetiminde kalan Osroene Krallığı MÖ.I.yüzyıl sonlarında Romalılara bağlanmıştır. Romalılar ile Partlar arasında zaman zaman el değiştiren Osroene Krallığı, MS.117’de tamamı ile Roma’nın egemenliğini kabul etmiştir. Aramiler birçok kez Roma’ya karşı ayaklanmışlarsa da bu ayaklanmalar bastırılmıştır. Yöre III.yüzyıl ortalarında Sasanilerin, VII. Yüzyılda Arapların saldırısına uğramış, X.yüzyılda Bizanslılarla Mervaniler arasında el değiştirmiştir.


Bizans’ın hakim olduğu dönemde Ermeni komutanı Philaretos’un yönetimine girmiş, bunu Selçuklu ve Kilikyalı Thoros’un yönetimi izlemiştir. Haçlı Seferleri sırasında 1098’de burada Urfa Haçlı Kontluğu kurulmuştur. 1144’te Musul Atabeklerinden Zengilerin, 1182’de de Eyyubilerin yönetimine girmiş, 1232’de Mısır Eyyubilerine bağlanmıştır. Anadolu Selçukluları ile zaman zaman el değiştiren yöreye Harezmliler hakim olmuş Moğollar tarafından yağmalanmıştır. Anadolu Selçuklularının yıkılmasından sonra da Türkmen aşiretleri buraya yerleşmiş, 1399’da Timur’un, XV.yüzyıl başında da Akkoyunluların eline geçmiştir. Memluklular 1429’da yöreyi yağmalamış, ardından Safaviler yöreye egemen olmuş, 1517’de Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlı topraklarına katılmıştır.

Osmanlı döneminde Celali ayaklanmalarından Karayazıcı’nın başlattığı ayaklanma Urfa’yı etkilemiştir. XIX.yüzyıl sonlarında Halep Vilayetinin Urfa sancağına bağlı olmuşsa da ilin kuzey ve doğusundaki bazı kısımlar Diyarbakır vilayetinin sınırları içerisinde kalmıştır. Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşanın 1839’da isyan etmesi üzerine Sultan II.Mahmut bu isyanı bastırmak üzere Hafız Mehmet Paşayı görevlendirmiştir. Hafız Mehmet Paşa ile Kavalalı Mehmet Ali Paşanın oğlu İbrahim Paşanın 20 Haziran 1839’da Birecik’te yaptıkları savaş Mısırlıların lehine sonuçlanınca Urfa 4 yıl boyunca Mısırlıların elinde kalmıştır. Urfa 1912 yılında bağımsız bir sancak konumuna getirilmiştir.
I.Dünya Savaşı’ndan sonra24 Mart 1919’da İngilizlerin işgaline uğramış, onların çekilmesinden sonra 30 Ekim 1919’da Fransızlar tarafından işgal edilmiştir. Bu işgale karşı yöre halkı karşı koymuş ve bunun sonucu olarak 11 Nisan 1920’de işgalciler Urfa’dan çekilmişler, 4 Haziran 1920’de de tüm yöreyi boşaltmışlardır.

Cumhuriyetin ilanından sonra da il konumuna getirilmiştir. Urfa milletvekili Osman Doğan ve 17 arkadaşının, Kurtuluş Savaşında gösterdiği kahramanlıktan dolayı Urfa ili adının “Şanlıurfa” olarak değiştirilmesine ilişkin kanun teklifi TBMM tarafından 12.6.1984 tarihinde kabul edilerek kanunlaşmıştır.Urfa ilinin adının Şanlıurfa olarak değiştirilmesi hakkındaki 3020 sayılı kanun 22 Haziran 1984 tarih 18439 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Şanlıurfa’da günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Harran Höyüğü (MÖ.3000-MS.XIII.yüzyıl), Harran Bazda Mağaraları, Harran Çoban Mağaraları, Şuayp Şehri Kalıntıları, Sogmatar Kalıntıları, Pognon Mağarası, Betik Yapısı, Harran’da Sin Mabedi (MÖ.2000), Aziz Paulos-Aziz Petrus Kilisesi, Germüş Köyü Kilisesi, Deyr Yakup Manastırı, Harran Üniversitesi (718-913), Harran Şehir Surları, Harran Kalesi, Urfa Kalesi, Urfa Şehir Surları, Harran Ulu Camisi, Şeyh Yahya Hayat El Harrani Cami ve Türbesi (XII.yüzyıl), Cabir El-Ensar Cami ve Türbesi, İmam Bakır Cami ve Türbesi, Han El-Ba’rür Kervansarayı (1228), Eyüp Nebi Köyü Peygamber Mezarları, Eyüp Peygamber Türbesi, Rahime Hatun Türbesi, Elyesa’Peygamber Türbesi, Urfa Ulu Camisi, Arabi Camisi, Asım Paşa Mescidi, Behramlar Camisi, Çakeri Camisi, Dabbakhane Camisi, Eski Ömeriye Camisi, Hacı Lütfullah Camisi, Hacı Yadigâr Camisi, Halilür Rahman Camisi, Hasan Padişah Camisi, Hayrullah Camisi, Hekim Dede Camisi, Hizanoğlu Camisi, Hüseyin Paşa Camisi, İmam Sekkaki Camisi, Kadıoğlu Camisi, Kara Musa Camisi, Hüseyniye Mescidi, Kıbrıs Mescidi, Kudbettin Camisi, Mevlidi Halil Camisi, Mevlevihane Camisi, Miskinler Mescidi, Müderris Camisi, Narıncı Camisi, Nimetullah Camisi, Nur Ali Mescidi, Pazar Camisi, Rızvaniye Camisi, Siverekli Mescidi, Şeyh Benderiye Camisi, Tokdemir Mescidi, Tuzeken Camisi, Yusuf Paşa Camisi, Yeni Ömeriye Camisi, Selahattin Eyyubi Camisi, Fırfırlı Camisi, Circis Peygamber Camisi, Silvan Camisi, Afkan Tekkesi, Hindistani Tekkesi, Sadık Kalfa Tekkesi, Şeyh Mesut Tekkesi, Şeyh Saffet Tekkesi, Saat Kulesi, Firuz Bey Sebili, Şeyh Ebubekir Sebili, Hafız Süleyman Bozanefendi Çeşmesi, Şeyh Benderiye Çeşmesi, Mustafa Kemal Paşa Anıt Çeşmesi, Sütçü Abdurrahman Efendi Çeşmesi, Hekim Dede Çeşmesi, Emencekzade Çeşmesi, Veli Bey Hamamı, Sultan Hamamı, Vezir Hamamı, Cıncıklı Hamamı, Eski Arasa Hamamı, Serçe ve Şaban Hamamları, Gümrük Hanı, Titriş Kervansarayı, Çarmelik Kervansarayı, Mırbi Kervansarayı, Kazas Pazarı (Bedesten), Sipahi Pazarı, Sarraç Pazarı, ve Türk sivil mimari örneklerinden saraylar, köşkler, konaklar ve geleneksel Urfa evleri, Harran Evleri bulunmaktadır.

Şıllık Tatlısı (Şanlıurfa Tatlıları)




Şıllık Tatlısı :

Sillik Tatlisi Malzemeler:

3 su bardagi süt
1 su bardagi su
4 yumurta
250 gr un
bolca fistik içi
tavayi yaglamak için yag

Sillik Tatlisi Yapilis Tarifi:

Derince bir kapta yumurta sütle çirpilir. Un eklenir, pürüzsüz bir hamur elde edene dek çirpilir.
Iç yagi ile yaglanan tavaya, tavayi kaplayacak incelikte dökülür.
20 tane sillik arkali önlü pisirilir ve sogutulur. 1 kg su, 1 kg sekerle kaynatilir. Bu karisimla islatilan tatlilarin içine fistik serilir ve kivrilir.
Üzerine de fistik serpilip servis yapilir.

Serbeti için;
1 kg seker
1 kg su

Peynirli Helva (Şanlıurfa Tatlıları )

Peynirli Helva

Malzemeler :

1 su bardağı un
1 su bardağı şeker
1 su bardağı su ya da süt
yarım paket Teremyağ
biraz sıvıyağ
350 gr. tuzsuz Urfa peyniri
Yapılışı:
Teremyağ çok kızartılmadan tavada eritilir. Un eklenir unu kavuracak kadar sıvıyağ da eklenir. Ocakta un kavrulmaya konur. Sıvıyağ çok konmamalıdır. Un kavrulurken boza kıvamında olmalıdır. Kavrulan undan güzel kokular gelince ve sararıp pembeleşince karıştırdığımız malzemeler tekrar ocağa konur. Hafif hafif karıştırılır, un suyunu çekip helva kıvamını alınca, ufaladığımız peynir eklenir ve ocak kapatılır. Peynir eklenince tencere ateşten alınır, helva hızlıca karıştırılır. Helvanın sıcağından peynir eriyip tel tel olacaktır. Helva soğumadan sıcak sıcak servis yapılır.
Bu helva muhakkak sıcakken yenmelidir, helva soğuyunca sertleşir. Peynirin de muhakkak tuzsuz olması gerekir.

Külünçe (Şanlıurfa Yemekleri)


Külünçe :

Malzemeler:
500 gr un (yaklaşık)
1 su bardağı su ya da süt
1/2 su bardağı zeytinyağı
1/2 su bardağı erimiş sade yağ
2 adet yumurta
1 su bardağı tozşeker
2 tatlı kaşığı kuru maya
1 tatlı kaşığı toz tarçın
1 tatlı kaşığı mahlep
1 tatlı kaşığı toz karanfil
Üzeri için;
1 adet yumurta
1 yemek kaşığı su

YAPILIŞI
Unu derin bir kaba eleyerek koyun. Üzerine kuru mayayı serpip karıştırın. Ortasını havuz gibi açıp zeytinyağı, erimiş yağ, süt veya su, yumurta, tozşeker ve baharatları ilave edin ve iyice yoğurun. Oldukça katı ve hafif elinize yapışan bir hamur elde edeceksiniz.
Hamuru toparlayın ve oda sıcaklığında 30-40 dakika dinlendirin. Yumurta büyüklüğünde parçalar koparın ve parçaları 1 santim kalınlığında ve yemek tabağı büyüklüğünde açın. Varsa külünçe kalıbıyla üzerine bastırıp şekil verin, (istediğiniz şekilde çörek gibi de hazırlayabüirsiniz)
Hazırladığınız çöreklerin üzerine fırça yardımıyla suyla çırpılmış yumurta sürün ve yağlanmış fırın tepsisine yerleştirin. Külünçeleri 180 derece ve altüst konuma ayarladığınız fırında, üzerleri nar gibi kızarıncaya kadar pişirin. Çıkarıp ılık ya da soğuk olarak servise sunun.

Not: Urfa'nın bu ünlü böreğini şeker koymadan tuzlu da hazırlayabilirsiniz. Özellikle askere gidecek delikanlılara, külünçe yapılıp götürülür.


Kazan Kebabı (Şanlıurfa Yemekleri)


Kazan Kebabı

Malzemeler :

300 gram kıyma
1 adet soğan
1 adet sivri biber
1 adet domates
1 yemek kaşığı domates salçası
yarım tatlı kaşığı biber salçası
tuz, karabiber, isot
4 adet büyük boy patlıcan
5 adet domates
(Tabi acılığını ve miktarını siz artırabilirsiniz ben fazla acı yiyemiyorum)

Yapılışı :

İlk iş soğanı ve domatesi rendeleyin. Biberi incecik kıyın. Kıymayı ,salçayı,tuz ve baharatları ekleyip yoğurun. Patlıcanları 2 parmak boşluk kalacak şekilde kesin ama koparmayın.Aralarına kıymalı içi koyun. Daha sonra domatesleri de aynı şekilde kesin ama koparmadan içlerine kıymalı harcı koyun.İç harç bitene kadar bu işlemi yapın.Tencereye ilk patlıcanları koyun üstüne domatesleri yerleştirin.Sebzeler için üstüne biraz tuz serpin.Yarım su bardağı su dökün kısık ateşte 1 buçuk saat patlıcanlar iyice yumuşayana kadar pişirin.Sebzenin suyuyla pişiyor.Benim gibi fırın yemeği seviyorsanız 200 derecede patlıcanlar yumuşadıkça kaşıkla üstüne basarak pişirebilirsiniz.


Ciğer Kebabı (Şanlıurfa Yemekleri)







CİĞER KEBABI



Malzemeler



1. 1 kg taze kuzu ciğeri,
2. 250 gr kuyruk,
3. 1 kg odun kömürü,
4. 1 tatlı kaşığı tuz.


Hazırlanışı


* Ciğerler yıkanıp fındık büyüklüğünde doğranır ve tuzla terbiye edilir.
* Kuyruk yıkanır, ciğer büyüklüğünde doğranır.
* Şişe (Ciğer kebabı şişi diğer kebap şişlerin*den daha ince ve kısadır) ciğerlerden bir parça saplanır, daha sonra bir kuyruk saplanır ve iki ciğer parçası bir kuyruk olacak şekilde şişin yarısı doluncaya kadar böyle devam edilir.
* Ciğer şişleri, daha önce mangalda hazırlanan ateşe konularak her iki tarafının pişmesi sağlanır.
* Bir kaba veya yufka ekmeğine çekilerek, yanında garnitür olarak maydanoz, kuru soğan, közlenmiş taze Urfa isotu, nane ile sıcak servis yapılır.





STRaNGeR8 'in İmzası

Lebeni Çorbası (Şanlıurfa Yemekleri)

Lebeni Çorbası


MALZEMELER
2 su bardağı aşurelik buğday
1 kilo yoğurt
1 tatlı kaşığı tuz
Su

HAZIRLANIŞI
Aşurelik buğdayı ayıklayıp yıkayın ve düdüklü tencereye koyup buğdayların üstüne buğdayların iki katı kadar bol su ekleyin. Düdüklü tencerede buğdayları yaklaşık 20 dakika kadar pişirin. Buğdaylar iyice pişince derin bir kabın içinde yoğurdu çırpın ve pişmiş olan buğdayları ve tuzu yoğurda ekleyip iyice karıştırın ve soğuyana kadar bekletin. Hazırladığınız lebeni çorbasın servis yaparken biraz buz ve suyla sulandırıp servis yapın.
Hepinize afiyet olsun.

Bostana (Şanlıurfa Yemekleri)


Bostana

Malzemeler:
  • 4 adet domates
  • 1-2 adet yeşil sivri biber
  • 1 adet taze kırmızıbiber
  • Yarım demet maydanoz
  • 3-4 dal ince taze soğan (veya 1 orta boy kuru soğan)
  • 1 salatalık
  • 4 yemek kaşığı nar ekşisi
  • 2 yemek kaşığı toz kırmızıbiber (tatlı veya acı)
  • 1 yemek kaşığı toz sumak
  • 2 tatlı kaşığı kuru nane
  • 1 limonun suyu
  • 2 yemek kaşığı zeytinyağı
  • Yaklaşık 1,5 su bardağı su
  • Tuz
  • Ayrıca isterseniz 1 diş ezilmiş sarımsak


Hazırlanışı:

Domateslerin kabukları soyulur (isterseniz kabuklu da kullanabilirsiniz), çok ufak şekilde bir miktar ezerek doğranır ve genişçe bir kaba konur. Üzerine yine çok ufak doğranmış, biberler, soğanlar, maydanoz, ve salatalık eklenir (sarımsak koyulacaksa o da ezilerek ilave edilir). Bir su bardağına, toz kırmızıbiber, sumak, nane, tuz, nar ekşisi eklenir ve bardağı dolduracak şekilde üstüne su konur (yaklaşık yarım bardak) karıştırılır. Karışım kaptaki sebzelerin üstüne dökülür ve 1 su bardağı daha su eklenir. En son limon suyu ve zeytinyağı da eklenerek karıştırılır. Salatanız servise hazırdır.
Sıcak yaz günlerinde içine 1-2 tane buz atılırsa çok güzel olur.

Afiyet olsun.

Borani (Şanlıurfa Yemekleri)


                                       

Borani

Malzemeler
1 Kg Ispanak
1 Çay Bardağı Sıvıyağ
3 Çorba Kaşığı Un
2 Çay Bardağı Süt
1/2 Çay Bardağı Su
Tuz
Yoğurt ve Sarmısak
1 Çorba Kaşığı Salça
1 Çorba Kaşığı Tereyağı
Yemeğin Tarifi
Ispanakları bol suyla birkaç kere yıkayın. Yapraklarını dallarından ayırın. Bir tencerede, bir miktar tuzlu suyu kaynatın. Ispanakların yapraklarını kaynayan suya atıp, 4-5 dakika kadar pişirerek yumuşatın. Delikli kepçeyle çıkarın. Bir süzgecin içine koyarak fazla suyunu salmasını bekleyin.

Küçük bir tencereye bir çay bardağı sıvı yağı koyun. İçine unu ilave edin. Sürekli karıştırarak un pembeleşinceye kadar kavurun. Süt ve suyu ilave edin. Bu karışım koyu muhallebi kıvamına gelince içine ıspanakları ekleyin. 1 dakika kadar birlikte kavurduktan sonta ateşten alın.

Üzerine sarmısaklı yoğurt yayın. Salçayı tereyağıyle birlikte biraz pişirin. Yemeğin üzerine sosu gezdirip, servis yapın.

Urfa Kebabı (Şanlıurfa Yemekleri)









Urfa Kebabı

Urfa Kebabı Tarifi:


Malzemeler
1,5 kilo yağsız koyun kıyması
100 gr. tereyağı
1 su bardağı kemik suyu
2 baş soğan2 domates
1 çorba kaşığı zeytinyağı
1 demet maydanoz
Kırmızı biber, karabiber
Tuz, su ve pide


Urfa Kebabı Tarifi:
1.Maydanozlar yaprakları ayıklanıp yıkandıktan sonra çok ince kıyılır.
2 .Soğanların ve domateslerin kabukları soylur.
3 .Maydanoz, soğan ve domateslerin yarısı kıymaya konur.
4. Tuz, karabiber, kırmızı biber ve zeytinyağı eklenir.
5 .İstenen büyüklükte parçalar koparılıp şiş köfteler hazırlanır, şişlere geçirilir.
6 .Mangalda her iki tarafı kurumamasına dikkat edilerek pişirilir.
7 .Pideler 4′e bölünüp ızgarada kızartılır.
8 .Eritilmiş tereyağma batırıp çıkarılır, her tabağa bir pide koyulur. Üstüne sıcak kemik suyu gezdirilir.
9 .Mangalda pişirilen köfteler pidelerin üstüne konur.
10. Kalan soğan rendesi, domates ve maydanoz ile tabaklar süslenip servis yapılır.

Çiğ Köfte (Şanlıurfa Yemekleri)



ÇİĞ KÖFTE



MALZEMELER (4 kişilik)
  • 250 gram kuşbaşı (yağsız) macun gibi çekilir. (İçinde etin siniri kalmayacak şekilde)
  • 2,5 su bardağı hakiki Urfa isotu,
  • 4 çay bardağı köftelik bulgur,
  • 1 adet orta boy soğan ince kıyılmış,
  • 4-5 diş kıyılmış sarımsak,
  • Bir tatlı kaşığı tuz,
  • Bir tatlı kaşığı karabiber,
  • Bir tatlı kaşığı kimyon,
  • 1 demet maydanoz,
  • 3-4 dal yeşil soğan ince kıyılmış(başından),
  • Bir tatlı kaşığı salça,
  • Kesme ufalanmış buz.
YAPILIŞI
Hakiki bakır leğenin içerisine 2,5 su bardağı hakiki Urfa ev isotu boşaltılır.İçine eti, karabiberi, tuzu, kimyonu konulur.İnce doğranmış sarımsak ve soğanda eklenir.
Ufalanmış buzdan 2 yemek kaşığı kadar az önceki harcın içerisine konulur. Ve bu harc iyice yoğurulur tabi macun kıvamına gelene kadar.Sonra o macun gibi olan harcın içi açılır ve kişi başına 1 çay bardağı olmak üzere 4 çay bardağı köftelik bulgur konulur. Belirli aralıklarla ufalanmış buzlar alınarak 20 dk kadar yoğrulur. Tam köfte lokum kıvamına geldikten sonra 1 tatlı kaşığı salçayı ekleyip, 1-2 dönüm yoğurulduktan sonra yeşilliği (maydanozu-yeşil soğanı) eklenerek hafifte azar azar su alınarak yumuşatılır. Elin içinin büyüklüğü kadar yoğrulan köfteden alınır yuvarlanarak tabağa basılır.
NOT: Çiğköftenin yanında ayran iyi gider. Ayrıca çiğköftenin yanında domates ve salatalık yeşillik (marul,nane) de yenilir. Limon çiğköfteye sıkılmaz tadını kaçırır.




Bitlis'in Tarihi ve Tarihçesi


 
 
 
 
 
 


Bitlis'in Tarihi ve Tarihçesi
1915 yılının Temmuz ayının bir Ramazan gecesinde Ruslar'ın Bitlis'i işgal etmek için Başhan mevkiine geldiği haberi alınmıştır. Bu haberi alan bütün Bitlis halkı çocuklarının ellerinden tutarak göç için yollara düşmüştür. Ancak Bitlis'teki Türk askerinin ve milis kuvvetlerin dirayetli savunması sonucunda Ruslar Bitlis'e giremeyerek geri çekilmiştir. Ancak bu sevinç fazla sürmemiş Şubat 1916 sonlarında Rus askeri ve Ermeni İntikam Tugayları tekrar Bitlis kapılarına dayanmıştır.3
Bitlis'i savunan kuvvetlerin toplamı 1400-2000 kişi arasındaydı. Bu birliğin 600 kişilik kısmı milis kuvvetlerden teşekkül etmişti. Piyade Yarbay Ali Çetinkaya komutasındaki Türk birliği silah cephane ve Asker bakımından kendisinden çok fazla olan Rus ve Ermeni birlikleriyle savaşmak zorunda kalmıştır. Bütün direnmelere rağmen 3 mart 1916 Günü Saat 05 de Bitlis işgal edilmiştir.4
İşgalden sonra özellikle Rus birliklerinin içerisinde bulunan ve Ermenileri felakete sürükleyenlerden birisi olan Antranik'in kurmuş olduğu Ermeni İntikam Tugayları şehir merkezine dağılarak zamanında göç edememiş kimsesiz yaşlı ve hastaları katletmeye başlamışlardır Bu durumu Rus Generali Maslofski şöyle anlatmaktadır Bitlis'in zaptından sonra 3 Mart öğle zamanı Antranik'in komutasındaki 1 inci Ermeni Taburu (İntikam Taburu) gece hücumundan evvel arkada bırakılmış olduğundan boğaza girerken müsaade almadan şehre girmiş ve birçok Türk ailelerin toplanmış oldukları Amerikan Hastanesine koşmuşlar ve intikam kastiyle öldürmeye teşebbüs etmişlerdir
Bu işgalle beraber Bitlis ikinci büyük göç olayını yaşamıştır Göç edemeyip şehirde kalanlar Ermeni kurbanı olurken göç edenler ise çetin kış şartları altında açlık sefalet ve çapulcuların kurbanı olmuştur. Göç eden halk götüremediği 1000'den fazla çocuğunu köprü altlarında Kar kümelerinin yanında ölüme terk etmiştir. Bitlis Geçitleri'nin Rusların eline geçmesi Türk Genel Kurmayı'nı düşündürmeye yönelmiştir. bu geçitlerin düşman eline geçmesi; Diyarbakır Adana Halep Bağdat yolunun düşmana açılması manasına geliyordu. Bitlis'in acil olarak geri alınmasına karar veren Türk Genel Kurmayı Çanakkale savaşlarında büyük kahramanlıklar göstermiş ve o tarihlerde Edirne'de istirahattte bulunan 2 inci Ordunun öncelikle 2 inci Orduya bağlı 16 ıncı Kolordunun acilen Bitlis cephesine gönderilmesine karar vermiştir. Bu Kolordunun komutanlığına Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal'i atamıştır. Albaylıktan Generalliğe yükseltilen Mustafa Kemal 27 Mart tarihinde ilimizi ziyaret etmiş gerekli talimatları verdikten sonra karargahını kurmuş olduğu Silvan'a geri dönmüştür. Temmuz ayı sonlarında taarruz için tekrar Bitlis'e gelmiştir.
Bitlis'te 16 ncı Kolordunun 5 inci Piyade Tümeni bulunuyordu Bu Tümen 13 14 ve 15 inci Piyade Alaylarından oluşmaktaydı Yine bu Tümenin yanında sayılarının 2000 – 3000 arasında olduğu tahmin edilen Şeyh Muhammed Diyauddin (Hazret) Mutki Aşiret Reisi Hacı Musa Bey ve diğer milis birlikler bulunmaktaydı. 1 Ağustos 1916 tarihinde Mustafa Kemal tarafından taarruz emri verilmiş 8 Ağustos 1916 tarihinde Bitlis sabah 05'de istiklaline kavuşmuştur
5 Ay 5 dün düşman işgalinde kalan Bitlis savaş sonrası harabeye dönmüştür. Savaşın ağır faturası halen günümüzde çekilmektedir. Savaşla beraber başlayan göç hareketleri bütün hızıyla günümüzde de sürmektedir. Bitlis'in kurtuluşu Türk'ün makus talihinin yenildiği gündür. Bitlis birinci dünya savaşıyla beraber Anadolu'da işgal edilen vilayetler içinde istiklaline kavuşan ilk şehirdir. Bu kurtuluş milli mücadelenin ilk kıvılcımıdır.
Atatürk'ün Ziyareti
Gazi Mustafa Kemal 7 Kasım 1916 tarihinde İlimizi üçüncü defa ziyaret etmiştir. Bu son gelişlerindeki gaye 5 inci Tümen komutanlığındaki görev değişikliğinde bulunmak 5 inci Tümenin arazi üzerindeki tertibatını ihtiyaçlarını ve genel durumunu görmek Van Harekat Müfrezesinin hareketini temin etmekti. 10 Kasım 1916 tarihinde Bitlis'e gelen Mustafa Kemal 21 Kasım 1916 tarihinde Bitlis'ten ayrılmıştır. Bu süre içerisinde Milis Komutanlarla görüşmüş Hastane Askeri Birlikler bazı türbe ve camileri gezmiştir.
15 Kasım 1916 tarihinde Rahva Ovasında bulunan Yarbay Ali Çetinkaya komutasındaki Türk Birliğine bir tatbikat yaptırtmıştır. Bu tatbikatı izlemek için Başhan sırtlarına çıkmıştır. Bu sırtlardan Van Gölü'nü gördüğü vakit; “Burası çok güzel yerler. Burada bir Şark Üniversitesinin kurulması gereklidir” ifadesinde bulunmuştur.
Mustafa Kemal bu vasiyetini 1 Kasım 1936 ve 1 Kasım 1937 yılında TBMM'nin açılış konuşmasında da dile getirmiştir. Bu konuşmalarında:
Bunun için memleketi şimdilik üç büyük kültür bölgesi halinde mütalaa ederek Garp bölgesi için İstanbul Üniversitesinde başlanmış olan ıslahat programını daha radikal bir tarzda tatbik ederek Cumhuriyete cidden modern bir üniversite kazandırmak; merkez bölgesi için Ankara Üniversitesini az zamanda kurmak lazımdır. Ve doğu bölgesi için Van Gölü sahillerinin en güzel bir yerinde her şubeden ilk okulları ile ve nihayet üniversitesiyle modern kültür şehri yaratmak yolunda şimdiden faaliyete geçilmelidir.
Bu hayırlı teşebbüsün doğu vilayetlerimizin gençlerine bahşedeceği feyiz Cumhuriyet hükümeti için ne mutlu eser olacaktır
1 Kasım 1937 tarihindeki Meclis açılış konuşmasında da
Yüksel tahsil gençlerini istediğimiz ve muhtaç olduğumuz gibi şuurlu ve modern kültürlü olarak yetiştirmek için İstanbul Üniversitesinin tekamülü Ankara Üniversitesinin tamamlanması ve Şark Üniversitesinin yapılan etütlerle tespit edilmiş olan esaslar dairesinde Van Gölü civarında kurulması mesaisine hızla ve önemle devam edilmektedir.”1
Gazimizin bu vasiyeti gereği 1924 yılında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bir heyet Bitlis'e gelerek Rahva Ovasının Göle yakın kısmında arazi tetkikinde bulunmuştur.
1953 yılında o zamanki Cumhuriyet hükümeti Gazi'mizin bu vasiyetini yerine getirmek için daha önceden tetkik edilen Rahva Ovasının göle yakın kısmına temel atma girişiminde bulunmuştur. İnşaat malzemeleri stoku yapılmış temel atma sırasında Bitlis ve Van vilayetleri arasında çıkan kavga nedeniyle (Mustafa Kemal hayatı boyunca Van'a gitmemiş ve Van'ı görmemiştir) temel atılması geçici bir süre için durdurulmuştur.
Mustafa Kemal'in bu vasiyetinin yerine getirilmesi hem Gazi'mizi ve hem de Bitlis halkını mutlu kılacaktır.
Mondros Ateşkes Antlaşmasından sonra Anadolu'nun her köşesinde düşmana karşı ayaklanmalar ve örgütlenmeler başlamıştı. İçinde Bitlis'in de bulunduğu Doğu Anadolu toprakları üzerinde “bağımsız bir Ermeni devletinin kurulması” fikrinin ortaya atılmasıyla bu örgütlenmeler ilçelere varıncaya kadar devam etmiştir. Bitlis bölgesinde kadınlar ve erkekler arasında Müdafaa-i Vatan Cemiyeti'nin kurulması sağlanmıştır. 20 Şubat 1920 tarihli yazı bu konuyla ilgilidir.

Salatalık Dolması (Bitlis Yemekleri)



Salatalık Dolması


MALZEMELER
8 adet orta boy Salatalık
1 çay bardağı Sıvı Yağ

Dolma Harcı İçin :
1/2 kg orta yağlı Kıyma
1 çay baradğı ince köftelik Bulgur
1 baş büyük boy Soğan
1 tatlı kaşığı Reyhan
1 çay kaşığı Tuz
1 çay kaşığı Karabiber
1 çay kaşığı Kırmızı Toz Biber
5 su bardağı sarımsaklı Yoğurt

Sosu İçin :
2 yemek kaşığı Tereyağı
1 tatlı kaşığı Kırmızı Toz Biber

YAPILIŞI
Salatalıklar yıkanıp, kabuklan boylamasına uzun şeritler halinde soyulur ve tepesinden bir parmak genişliğinde bir delik açılır. Bu ince deliğin içinden kabak oyar gibi salatalıklar oyularak dolma için hazırlanır. Derin bir karıştırma kabının içinde kıyma, bulgur, ince kıyılmış soğan, reyhan, tuz, karabiber ve kırmızıbiber karışımı yoğurularak dolma içi hazırlanır. Bu harçla salatalıkların içine doldurulur.
Önceden soyulan ve bir kenarda bekletilen salatalık kabukları kızgın sıvıyağda 2-3 dakika kızartılarak, kıvrımlı hale getirilir ve tencerenin dibine dizilir. Salatalık kabuklarının üzerine hazırlanan dolmalar yerleştirilerek, üstünü örtecek kadar su ilavesiyle pişmeye bırakılır. Dolmalar piştikten sonra servis tabağına alınır ve üstüne sarmısaklı yoğurt dökülür.
Sos için, bir tavada tereyağı eritilip, kırmızıbiber eklenerek 2-3 dakika kadar karıştırılır ve hazırlanan sos yoğurtlu dolmaların üzerine gezdirildikten sonra servis edilir.


Mercimekli Bulgur Pilavı (Bitlis Yemekleri)




Mercimekli Bulgur Pilavı

MALZEMELER
1 su baradğı Yeşil Mercimek
1 yemek kaşığı Margarin
2 su bardağı pilavlık Bulgur
1 adet Soğan
6 çay kaşığı Domates Salçası
1 çay kaşığı Tuz
Karabiber
4 su bardağı Et Suyu
1 çay kaşığı Pul Biber

YAPILIŞI
Mercimeği üzerine çıkacak kadar sıcak suda 30 dakika kadar bekletin. Sonra da yıkayıp süzün. Soğanı incecik yemeklik doğrayın. Yağı ve soğanları geniş bir teflon tencereye koyun. Orta ısılı ateşte 2-3 dakika kavurup salçayı katın ve 2 dakika daha kavurun.
Diğer taraftan, mercimekleri süzüp soğanların üzerine aktarın. Sıcak haldeki et ya da tavuk suyunun 1 su bardağı kadarını da ekleyin. Mercimek pirinçten daha uzun sürede piştiği için mercimeği 10 dakika kadar, hafifçe pişirin. Yıkayıp süzdüğünüz bulguru ve kalan 3 su bardağı et ya da tavuk suyunu tencereye aktarın. Tuz ve karabiberi serpiştirip orta ıslı ateşte pilav suyunu tamamen çekip göz göz oluncaya kadar pişirin.
Pilav suyunu tamamen çekince ocağın altını iyice kısıp pilavı kısık ateşte 2-3 dakika daha pişirdikten sonra ocaktan alın. Tencerenin kapağını açmadan pilavı 30 dakika kadar dinlendirip demlendirin. Pilavı servise sunmadan önce tahta bir kaşıkla aşağıdan yukarıya doğru hafifçe karıştırın ve kırmızı pulbiberi serpiştirin.
İsterseniz ince kıyılmış yarım demet maydanoz ya da dereotuyla süsleyerek servise sunun. Yanında mutlaka ayranla ikram edin. Bu pilava soğanla birlikte kavrulmuş kıyma da katılabilir.


Lahanalı Muşki Çorbası (Bitlis Yemekleri)




Lahanalı Muşki Çorbası

MALZEMELER
3 adet orta boy Patates
1 kg kemikli Kuzu Eti
1 adet küçük boy Lahana 3 su baradğı doğranmış lahana da kullanabilirsiniz
30 gr Tereyağı
1 yemek kaşığı Domates Salçası
10 -12 su bardağı Et Suyu
2 çay kaşığı Pul Biber

Köfte Harcı İçin :
1 adet ort boy Soğan
1 su bardağı İnce Bulgur
1 su bardağı ılık Su
1 çay kaşığı Pul Biber
1 çay kaşığı Karabiber
1 su bardağı Un

YAPILIŞI
Patatesleri soyup tavla zan formunda küp küp doğradıktan sonra tuzlu suda bekletin. 'Beyaz lahananın yapraklannı ayırıp yaprak aralarındaki sert kısımları ve damarlarını kesip atın. İnce yapraklan ince ince doğrayıp kaynayan tuzlu suda 10 dakika kadar haşladıktan sonra süzün. (Bu çorbanın yapımında lahana turşusu kullanılır. Bu durumda turşuyu 1 santim kalınlığında parçalar elde edecek şekilde doğrayarak bir kenarda bekletin) Diğer taraftan, eti geniş bir tencereye koyun. Üzerine 2 parmak çıkacak kadar su ve tuz ekleyip bir taşım kaynattıktan sonra ocağın altını kısın. Etler yumuşadığında ocaktan alın.
Kemiklerinden ayırıp didikleyin. Et suyunu da çorba için saklayın. Gerekirse su ekleyin. 'Köfteleri hazırlamak için; soğanı incecik kıyın. Bulguru derin bir kaba koyup üzerine ılık suyu ekledikten sonra kabarıp yumuşaması için 10 dakika kadar bekleyin. Soğan, tuz, kırmızı biber ve unu ilave edip iyice yoğurun. Hazırladığınız köfte harcından misket büyüklüğünde parçalar koparıpğ avuçlarınız arasında yuvarlayarak bir tepside biriktirin. (Köfteleri yaparken ellerinizi sık sık suya batınn) "Tereyağı ve salçayı büyük bir tencereye koyup orta ısılı ateşte tahta bir kaşıkla karıştırarak iki dakika kadar kavurun.
Üzerine 10-12 su baradğı sıcak et suyunu ekleyip tuz ve kırmızı pul biberi serpiştirin. Çorba suyu kaynamaya başlayınca hazırladığınız köfteleri çorbanın içine aktarıp 5 dakika daha pişirin. Haşlayıp didiklediğiniz eti ve patatesleri tencereye aktarın. Lahanayı da katıp sık aık karıştırarak patatesler iyice yumuşayıncaya kadar pişirin. Ocaktan alıp sıcak sıcak servise sunun


Kılorik (Bitlis Yemekleri)



Kılorik

MALZEMELER
1 çay bardağı yeşil mercimek
1 su bardağı nohut
2 adet kuru soğan
1 dolu çorba kaşığı salça
1,5 çay bardağı sıvıyağ
3 su bardağı su
1 çay kaşığı tuz
Köfte için:
300 gr orta yağlı kıyma
1,5 çay bardağı köftelik bulgur
1 avuç kuru reyhan
1 çay kaşığı karabiber
1 çay kaşığı kimyon
1 çay kaşığı tuz

YAPILIŞI
Nohut ve yeşil mercimek ayrı ayrı haşlanır. yoğurma kabına bulgur konur. Üzerine 1 çay bardağı ılık su eklenir, 5 dakika bekletilir. Sonra diğer köfte malzemeleri katılır ve bütünleşene kadar yoğrulur. Misketten biraz ufak köfteler yuvarlanır. Diğer tencerede yarım daire şeklinde doğranmış soğan yağda pembeleştirilir. Üzerine salça, tuz eklenir.
Birkaç kez çevirdikten sonra sıcak su, haşlanmış mercimek ve nohut ilave edilir. Karışım tamamen kaynama noktasına gelince köfteler atılır. Orta ateşte yaklaşık 20-25 dakika pişirilir. Arzuya göre kilorike limon da eklenebilir


Corti Taplaması (Bitlis Yemekleri)


Corti Taplaması


MALZEMELER
Duru Köftelik Bulgur 2 su bardağı
Tuz 1/2 tatlı kaşığı
Su 2 su bardağı
Un 1/2 su bardağı
Lahana Turşusu 500 gr.
Soğan 1 orta boy
Margarin (erimiş) 2/3 su bardağı
Kımızıbiber 1 tatlı kaşığı
Porsiyon Adedi: 6

YAPILIŞI
Bulgur ve tuz geniş bir kaba konur ve 2 su bardağı sıcak su dökülerek üzeri kapatırılır.Bulgur kabarınca üzerine un ilave edilerek iyice yoğrulur.Ceviz büyüklüğünde parçalar alınarak iki avuz arasına yuvarlak şekil verilir,daha sonra yassıtılır.Turşu suyu,su ilavesiyle 6 su bardağına tamamlanır ve lahana turşusu ile birlikte tencereye konarak kaynatılır.
Turşu kaynayınca hazırlana köfteler ilave edilerek 5 dakika sonra yavaşca karıştırılır,kaynadıktan sonra tencerenin kapağı açılır.Hafif ateşte 8-10 dakika kadar pişirilir.Diğer taraftan soğan soyulur,yıkanır ve küçük küçük doğranır.Yağ il soğan pembeleşinceye kadar kavrulur,ocaktan alınca kırmızıbiber ilave edilir ve suyu ile birlikte servis tabağına alınan köftelerin üzerine gezdirilir.Sıcak olarak servis yapılır.

NOT: Bitlis ve Van Yörelerinde yaygın olup, özellikle özel günlerde ve davetlerde yapılan önemli yemektir. Tarif Bitlis'ten alınmıştır. Turşu,çok ekşi ve su miktarı az ise su ilave edilir. Tuz miktarı, turşunun tuz oranına göre ayarlanmalıdır.

Ciğer Taplaması (Bitlis Yemekleri)



Ciğer Taplaması

MALZEMELER
Soğan 1 orta boy
Maydanoz 1/3 demet
Karaciger (kuzu) 1/4 adet
Yürek (kuzu) 1 adet
Duru Köftelik Bulgur 2+1/2 su bardağı
Un 1/4 su bardağı
Pul biber 1 tatlı kaşığı
Karabiber 1/2 tatlı kaşığı
Kimyon 1/2 tatlı kaşığı
Reyhan 1 tatlı kaşığı
Tuz 3 tatlı kaşığı
Su 10 su bardağı
Margarin (erimiş) 8 yemek kaşığı
Kırmızı biber 1 tatlı kaşığı
Porsiyon Adedi: 6-8

YAPILIŞI
Soğan ve maydanoz ayıklanarak yıkanır. Ciğer ve yürek et makinesinde kıyılır ve geniş bir tepsiye alınır. Üzerine bulgur,un,pulbiber,karabiber,kimyon,reyhan,rendelenmiş soğan, kıyılmış maydanoz ve 1 tatlı kaşığı tuz ilave edilerek karıştırılır.Birbirini tutuncaya kadar iyice yoğrulur. Ceviz büyüklüğünde parçalar alınarak yassı köfteler yapılır.Köfteler hazırlanırken diğer tarafta geniş bir tencereyle ateşe su konur.
Su kaynayınca kalan tuz ilave edilir ve Köfteler yavaş yavaş suya atılır.Tencerenin kapağı kapatılarak 5 dakika sonra yavaşca karıştırılır.Kaynamaya başlayınca kapağı açılır.Köfteler yumuşayıncaya kadar pişirilir ve pişen köfteler süzülerek servis tabağına alınır. Yağ eritilir, kırmızıbiber ilave edilerek köftelerin üzerine gezdirilir.

NOT: Bitlis, Van, yörelerinin sevilen yemeklerindendir.Tarif Bitlis'den alınmıştır.Konya'nın Cihanbeyli ilçesinde,aynı şekilde hazırlanan köftelerin üzerine,önce sarımsaklı yoğurt daha sonra biberli yağ gezdirilerek tüketilir.



Ayvanet (Bitlis Yemekleri)



Ayvanet


MALZEMELER
5 yumurta
1.5 su bardağı un
3 çorba kaşığı tereyağı
1 su bardağı yoğurt
Yarım çorba kaşığı biber salçası
1 kahve fincanı su
2 diş sarımsak
Pulbiber, nane
Tuz

YAPILIŞI
Yumurtaları derin bir kaba kırıp un ve tuz ilave ederek çırpın. Krep hamuru kıvamında pürüzsüz bir karışım hazırlayın.
Geniş bir tavada 3 çorba kaşığı tereyağını eritin. Hazırladığınız krep hamurunu 4'e bölüp tavaya 4 seferde dökerek iki taraflı kızartın. Biber salçasını 1 kahve fincanı su ile ezin. Sarımsakları ezip yoğurtla karıştırın ve iyice çırpın.
Servis tabaklarına birer krep yerleştirip üzerlerine sarımsaklı yoğurdu paylaştırın.
Salça sosunu gezdirip pulbiber ve kuru naneyle süsleyin. Sıcak olarak servis yapın.



Ayran Aşı (Bitlis Yemekleri)



Ayran Aşı

MALZEMELER
2 su bardağı dövme (keşkeklik)
1 su bardağı nohut
500 g yoğurt
1 çay kaşığı tuz
1 tutam kuru nane

YAPILIŞI
Nohut ve dövme bir gün önceden ıslatılır. Ertesi gün bir tencerede haşlanarak soğumaya bırakılır. Derin bir kabın içine yoğurt konularak içine tuz eklendikten sonra çırpılır. Ayran kıvamına yaklaşınca dövme ve nohut eklenir. 15 dakika buzdolabında dinlendirildikten sonra kuru nane serpilerek soğuk olarak servis yapılır.

ADIYAMAN TARİHÇESİ






ADIYAMAN TARİHÇE

Adıyaman, tarihin bilinen en eski yerleşim yerlerinden biridir. Adıyaman Palanlı Mağarasında yapılan incelemelerde kent tarihinin M.ö. 40.000 yıllarına kadar uzandığı anlaşılmıştır.
Yine Samsat-Şehremuz Tepe'deki tarihi bulgulardan M.ö. 7.OOO yılına kadar Paleolitik, M.O. 5.000 yıllarına kadar Neolitik, M.Ö. 3.OOO yıllarına kadar Kalkolitik ve M.O. 3.0OO-1.200 yıllan arasında da Tunç Çağı dönemlerinin yaşandığı anlaşılmıştır. Bu dönemde bölge Hititlerle Mitannilar arasında el değiştirmiş ve Hitit Devletinin yıkılmasıyla (M.Ö. 1.200) karanlık bir dönem başlamıştır. M.Ö. 1.2OO'den Frig Devletinin kuruluşu olan M.Ö. 750 yıllan arası dönemle ilgili olarak yazılı kaynağa rastlanmamıştır. Ancak; bu dönemde yöre, Asur etkisine girmeye başladığından, Samsat'ta bulunan Asur etkili mühürler ve Kahta Eskitaş Köyünde bulunan Hitit Hiyeroglifi ile yazılmış kitabeler, Anadolu'daki tarihi silsilenin ilimizde de aynen devam ettiğini, göstermektedir. Bu dönemde Adıyaman ve çevresinde Hitit Devletinin yıkılmasıyla ortaya çıkan Geç Hitit şehir devletlerinden biri olan Kummuh Devleti hüküm sürmüştür.
M.Ü. 9OO-70O yılları arasında yöre Asur etkisinde kalmakla birlikte, Asurlular tam olarak egemen olamazlar. 6. yüzyılın başlarından itibaren yöreye Persler hakim olur ve yöre Satrap'lar (Valiler) eliyle yönetilir. M.O. 334 yılında Makedonya Kralı Büyük iskender'in Anadolu'ya girmesiyle Pers'ler hakimiyetini kaybetmiş ve M.ü. 1. yüzyıla kadar yörede Makedonyalı Selev-kos Sülalesi hüküm sürmüştür. Bu sülalenin gücünün zayıfladığı sıralarda, Kral Mithradetes l Kallinikos Kommagene Krallığının bağımsızlığını ilan etmiştir (M.O. 69).
Başkenti Samosota (Samsat] olan Kommagene Krallığı, egemenliğini MS. 72'ye kadar sürdürmüş, bu tarihte yöre Roma imparatorluğunun eline geçmiş ve Adıyaman Roma imparatorluğunun Syria (Suriye) Eyaletine, 6. Lejyon olarak bağlanmıştır. Roma imparatorluğunun 395 yılında Batı ve Doğu Roma olarak ayrılmasıyla, Adıyaman Doğu Roma imparatorluğuna katılmıştır. 643 yılından itibaren bölgeye İslam akınları başlamakla birlikte İslam hakimiyeti ancak 670 yılında Emevi'lerle kurulabilmiştir. 758 yılında ise, II, Abbasi komutanlarından Mansur Ibni Cavene'nin hakimiyetine girer. 926 yılına kadar Abbasi hakimiyetinde kalan H'de bu tarihte Hamdanüerin egemenliği başlar. 958 yılında yöre yeniden Bizanslıların eline geçer.
1114-1181 yıllan arası yöreye Türk akınları olur. 1204-1298 yılları arasında Samsat ve yöresini Anadolu Selçukluları ele geçirir. 1230 ve 1250 yıllarında Moğol saldırılan yaşanır. 1298'de yöre ve bölge Memlüklerin eline geçer. 1393 yılında Adıyaman bu kez de Timurlenk tarafından yağmalanır.
Büyük bir istikrarsızlığın olduğu Orta çağ boyunca Adıyaman Bizans, Emevi, Abbasi, Anadolu Selçukluları, Dulkadiroğullan arasında el değiştirmiş ve nihayet Yavuz Sultan Selim'in Iran seferi sırasında 1516 yılında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osmanlı topraklarına katılan Adıyaman, başlangıçta merkezi Samsat'ta bulunan bir Sancakla Maraş Beylerbeyliğine bağlıyken, Tanzimat’tan sonra bir kaza olarak Malatya'ya bağlanmıştır.


Cumhuriyetin kuruluşundan 1954 yılına kadar eski idari yapısı korunarak Malatya'ya bağlı kaza konumunda olan Adıyaman 1 Aralık 1954 tarihinde 6418 sayılı Kanunla Malatya'dan ayrılarak müstakil il haline gelmiştir.

Karanfilli Tatlı (Adıyaman Tatlıları)




Karanfilli Tatlı

Malzemeler:1 Su bardağı yoğurt
1 Su bardağı zeytinyağı
1 Adet yumurta
1 Paket kabartma tozu
Aldığı kadar un
Dövülmüş ceviz
2 Çay kaşığı dövülmüş karanfil

Şerbeti İçin:4 su bardağı toz şeker
4 Bardak su
Limon
4 adet karanfil

Yapılışı:4 su bardağı toz şeker, 4 bardak su ve 4 adet karanfil derin bir tencerede kaynamaya bırakılır. Hafif kıvamı koyulaşınca üzerine limonu sıkılır ve bir süre daha kaynadıktan sonra şerbet ocaktan alınıp soğumaya bırakılır. Diğer tarafta 1 su bardağı yoğurt, 1 su bardağı zeytinyağı ve 1 adet yumurta güzelce çırpılır.Üzerine 1 paker kabartma tozu eklenir ve kulak memesi kıvamına gelene kadar yavaş yavaş un eklenerek yoğrulur. Kıvamını alan hamurdan bezeler kopartılır ve bu bezeler tabak büyüklüğünde açılır. Minik bir kasede, dövülmüş ceviz ve dövülmüş karanfil karıştırılır. Tabak büyüklüğünde açılan hamurların üzerine ceviz ve karanfilli karışımdan serpilir ve hamur rulo şekilde sarılıp 2 parmak kalınlığında dilimlenir. Bütün bezeler aynı şekilde açılır ve rulo yapılıp dilimlendikten sonra fırın tepsisine dizilir. Daha önceden ısıtılmış fırında üzeri kızarana kadar pişirilir. Üzerine ılıkken şerbeti eklenir. Tatlı şerbetini çekince servis yapılır.

Tavuk Kebabı (Adıyaman Yemekleri)



Tavuk Kebabı


MALZEMELER
2 adet büyük tavuk göğsü,
1 kase sarmısaklı yoğurt,
Kekik,
Kırmızı biber,
Nane
1 yemek kaşığı tereyağı
Yarım yemek kaşığı salça


HAZIRLANIŞI

Tavukları kuşbaşı doğrayın. Teflon tavada iyice suyunu çekene kadar kavurun. Kırmızı biber, kekik , tuz dökerek biraz daha kavurun. Servis tabağına tavukları alın üzerine sarmısaklı yoğurdu dökün. Bir tavada erittiğiniz yağa salçayı ilave ederek pişirin. Pişirilen sosu yoğurdun üzerine dökün. Nane serperek servis yapın.

Taplama - Bazlama (Adıyaman Yemekleri)

  


                                                


Taplama - Bazlama


Mayalı hamurdan yapılan ekmek çeşididir. Un, ev mayası, kaynatılmış veya suyu çıkartılmış patates ezmesi bir miktar yoğurt ve tuz kullanılan bazlamanın yapılışı ise şöyledir. Elenen un yekpare ağaç gövdesinden oyulmuş tekne içine konulur. Teknenin boş bırakılan kısmına ev mayası, patates ezmesi, yoğurt ve tuz ilave edilerek hamur yoğrulur. Katı olması durumunda su ilave edilerek kulak memesi yumuşaklığına gelinceye kadar yoğurma işlemine devam edilir. Mayası gelmesi için üstü örtülmek suretiyle bir saat kadar bekletilen hamur büyük pazılar halinde tekneden alınarak el yaslağacı (el yaslı ağacı) kullanılarak açılır. Bir örtü üzerine alınan açılmış hamurlar üzeri örtülerek bir müddet daha bekletilir. Küllenmiş kızgın sac üzerinde pişirilen hamurlar soğuduktan sonra kullanılır.

Soğuk Lebeniye Çorbası (Adıyaman Yemekleri)


Soğuk Lebeniye Çorbası


MALZEMELER
1 su bardağı Buğday (dövme)
1,5 su bardağı Yoğurt
4 su bardağı Su
Tuz

YAPILIŞI
Dövmeyi akşamdan ıslatın. Ertesi gün 4-5 su bardağı suda haşlayın. Yoğurdu, 4 su bardağı suyla koyu bir ayran yapın (kıvamı sulu olursa, biraz daha yoğurt ekleyebilirsiniz) . Ayranı ocağa koyup kaynatın. Ardından süzülmüş dövmeyi ekleyin. Sürekli karıştırarak, birkaç taşım kaynatın. Ocaktan aldıktan sonra tuzunu ekleyip servis yapın.
Not: Dilerseniz tuzsuz pişirip, soğuduktan sonra üzerine pekmez gezdirerek de servis yapabilirsiniz. 



Sarmısaklı Poğnik (Adıyaman Yemekleri)


Sarmısaklı Poğnik

MALZEMELER
1 su bardağı Köftelik ince bulgur
1 su bardağı Döğme unu veya ince bulgur
1 çorba kaşığı Un
2 adet İri soğan
1 çorba kaşığı Katıyağ
2 çorba kaşığı Limon suyu
Tuz
Nane
Karabiber
Kırmızı biber
Sarmısak
Su

YAPILIŞI
İnce bulguru ve döğme ununu yarım bardak ılık suyla ıslatın. Tuz atıp kapağını örtün. Kabarıncaya kadar bekleyin. Kabarınca unu ilave edip yoğurun. Birbirini tutar hale gelince nohuttan biraz büyük köfteler (pognikler) yapın. Hafifçe yassılaştırıp, 7-8 bardak tuzlu suda haşlayın.
Öte yanda, soğanları uzun halka halka doğrayın. Kızgın yağda pembeleştirin. Pembeleştirdiğiniz soğanları, köfteleri haşladığınız suya atın. Kara ve kırmızı biberleri ilave edip bir iki taşım kaynatın.
Naneleri ekleyin. Sarmısağı ayıklayıp, havanda dövün. Limon suyuyla karıştırıp kaynar köftelerin içine dökün. 5-10 dakika daha kaynatıp sıcak sıcak ikram edin.


Patlıcan Cacığı (Adıyaman Yemekleri)


Patlıcan Cacığı


MALZEMELER
Patlıcan 1 orta boy
Su 4 su bardağı
Duru Pilavlık Bulgur 1/2 su bardağı
Tuz 1 tatlı kaşığı
Yoğurt (süzme) 1 su bardağı
Sarımsak 2-3 diş
Nane 1 yemek kaşığı
Pul biber 1 tatlı kaşığı
Porsiyon Adedi: 4-6

YAPILIŞI
Patlıcanlar yıkanır, alaca soyulur ve küçük küp şeklinde doğranarak tuzlu suda bekletilir. Tencere 2 su bardağı su ile ateşe konur. Su kaynayınca bulgur,suyu süzülmüş patlıcan ve tuzun yarısı ilave edilir. Hafif ateşte suyunu çekinceye kadar pişirilir. Çabuk soğuması için geniş bir tepsiye alınarak serlir. Diğer tarafta yoğurt 2 su bardapı su ile ezilir.Sarımsaklar soyulur, yıkanır ve kalan tuz ile dövülerek yoğurt ile karıştırılır. Çukur bir kapta soğuyan patlıcanlı karışım ile sarımsaklı yoğurt karıştırılarak küçük kaselere servis yapılır. Üzerine nane veya pulbiber serpilir.

Meyhane Pilavı (Adıyaman Yemekleri)


Meyhane Pilavı

MALZEMELER
2 Adet Soğan
300 Gr Kıyma (İri Çekilmiş)
6 Yemek Kaşığı Margarin
7 Adet Sivri Biber
2 Yemek Kaşığı Domates Salçası
4 Su Bardağı Su
1/2 Tatlı Kaşığı Tuz
2 Su Bardağı Bulgur
1 Tatlı Kaşığı Karabiber
1/2 Tatlıı Kaşığı Yeni Bahar
4 Adet Domates

YAPILIŞI

Soğanları soyun, yıkayın, ince ince doğrayın, kıyma ve yağla tencereye koy, kapağı kapatın, kısık ateşte 15-20 dakika pişirin. Biberleri yıkayıp sap ve çekirdeklerini ayırın, 3 milimetre kalınlıkta halka şeklinde doğrayıp kıymaya ekleyin. 2dak. kadar orta ateşte çevirin. Salçanızı ilave edin. Domatesleri yıkayıp kabuklarını soyun. Küp şeklinde doğrayın ve tencereye ekleyin.
Domatesleri yumuşayıncaya değin, yaklaşık 3-4 dakika daha pişirin. Su ve tuzu koyun, kaynayinca bulguru ekleyin, önce orta sonra kısık ateşte suyunu çekene dek 15-20 dakika pişirin, baharatları ekleyip, üzerine koyup 20 dakika dinlendirip servis yapabilirsiniz.

Kulak Çorbası (Adıyaman Yemekleri)



Kulak Çorbası

MALZEMELER
Aya köftesi İçin :
200 gr yağsız Kıyma
1 çay baradğı çok İnce Bulgur (sümüt)
1 tatlı kaşığı Tuz
Karabiber

Hamuru İçin :
1 su bardağı Un
1 çay kaşığı Tuz
1 adet Yumurta
ılık Su
1 çay bardağı haşlanmış Nohut
1 kg Kemik

Üzerine :

2 kg Yoğurt
1 çorba kaşığı Tereyağı
1/2 çorba kaşığı Nane

YAPILIŞI
Öncelikle köfteyi hazırlayın. Bunun için, kıyma, sümüt, tuz ve karabiberi karıştırın. Elinizle fındık büyüklüğünde parçalar koparıp, yuvarlayın. Sıvı yağda hafifçe kızartın. Hamurunu hazırlayın. Un, tuz, yumurta ve suyu karıştırarak yoğurun. Hamurdan küçük bezeler koparıp oklavayla açın. Küçük ve ince olacak biçimde kesin. Kemikleri yıkayıp su dolu geniş bir tencereye koyun. Tuz serpin.
Kaynayınca, kemikleri tencereden alın. Çorbalık hamurları katın. Hamur pişince, köfteleri ve nohutları da tencereye atın. Arada bir karıştırıp, kaymak tutmasını engelleyin. Daha sonra tencereyi ocaktan alın. Ilıyınca yoğurdu karıştırın. 1 çorba kaşığı tereyağını tavada eritin. Naneyle karıştırıp, çorbanın üzerinde gezdirin.


Hıgtap (Adıyaman Yemekleri)




MALZEMELER

5 su bardağı un
4 çorba kaşığı margarin
1 tatlı kaşığı yaş maya
1 kahve fincanı süt
3 yumurta (2 tanesi hamura, 1 yumurta sarısı üzerine, 1 yumurta akı peynire )
1 küçük kalıp beyaz peynir
Yarım demet dereotu
2 çay kaşığı şeker
2 çay kaşığı tuz

YAPILIŞI
Un elenir. Ortasına şekerli sütle ezilmiş maya, yağ, iki yumurta ve tuz konarak orta yumuşaklıkta bir hamur yapılır.
Ilık bir yerde üzeri örtülü olarak mayalandırılır.
Yumurta büyüklüğünde parçalara ayrılır. Hafif un lanmış yerde el ile açılıp peynir, dereotu ve yumurta akı karışımı konur. İki ucu peynir görünecek şekilde birleştirilir.
Ilık bir yerde bir süre daha mayalandırılıp yumurta sarısı sürülür. Orta hararetli fırında kurutmadan pişirilir.Fırından çıkar çıkmaz üzerleri hafif yağlanır ve bir tencereye konup kapak kapatılır (yumuşak olması için).




Dövmeç (Adıyaman Yemekleri)




Dövmeç :


MALZEMELER
5 adet büyük boy Patlican
2 adet domates
5-6 adet etli dolmalik biber
5 dis sarmisak
125 gr. margarin

YAPILIŞI
Patlican, domates ve biberler firinlandiktan sonra kabuklari soyulur.El
blendiri yardimiyla macun kivamina gelene dek ezilir, yine sarmisaklarda
ezilerek bu karisima ilave edilir, kafi miktarda tuz ilave edilerek
hazirlanmis olan karisim cam bir firin kabina konulur ve üzeri bir kasik
yardimiyla düzeltilirek üzerine kücük parcalar halinde margarin konur, orta
dereceli isida üzeri kizarincaya dek firinlanir, servise hazirdir, afiyet
olsun...




Basalla (Adıyaman Yemekleri)



Basalla :

MALZEMELER
Bir kilogram kemikli kuzu kuşbaşı,
2 su bardağı ince köftelik bulgur,
1 su bardağı nohut,
1 yemek kaşığı biber salçası,
1 adet kuru soğan,
1 adet yumurta,
3 yemek kaşığı un,
3 yemek kaşığı nar ekşisi,
1 yemek kaşığı nane,
1 tatlı kaşığı pul biber,
1 tatlı kaşığı karabiber,
1 tatlı kaşığı tuz.

YAPILIŞI
Bir bardak suyla bulguru ıslatın, on dakika bekletip yoğurun. Bulgur yumuşayınca un, yumurta, pul biber ve tuz ekleyin. Elinizi arada suya batırarak yumuşak bir bulgur hamuru tutun. Hamurdan, nohuttan büyük parçalar koparıp fıstık şekli verin. Tüm bulgurlu hamuru aynı şekilde yapıp, bir kenarda bekletin. Tencereye tereyağı, tavla zarı formunda doğranmış soğanı ve eti koyun.
Et suyunu bırakıp çekene kadar kavurun. Nohut, biber salçası, pul biber, nane, karabiber, tuz ve sekiz bardak su koyup, kısık ateşte 50 dakika pişirin. Kaynayan yemeğe nar ekşisi ve köfteleri atın. Yemeğin suyu azalmışsa sıcak su ilave edebilirsiniz. 20 dakika pişirdikten sonra da sıcak servis yapın.


17 Eylül 2012 Pazartesi

Elazığın Tarihçesi

                               



Elazığın Tarihçesi :


Elazığ Tarih öncesi dönemden başlayarak, çeşitli uygarlıklara yerleşim yeri olan, Elazığ'ın tarihi, Harput tarihi olarak incelenmektedir. Zira Elazığ İli, M.Ö. 3000'li yıllarda kurulduğu sanılan, Harput kentinin ovadaki devamıdır.

Bu yörede tarihçe bilinen en eski kavim Hurri'lerdir. Daha sonra önemli uygarlıklardan , sırası ile Hititler, Urartular, Romalılar, Bizanslılar/Bizans İmparatorluğu, Sasaniler, Azeri Türkleri ve Araplar bölgede egemen olmuşlardır.

Malazgirt Savaşı'nden sonra (1087 yılında) Türk egemenliğine giren Harput, önce Çubukoğulları, sonra Artukoğulları, Selçuklular, Dulkadiroğulları ve Akkoyunlular elinde kalmış, 1515 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı İmparatorluğu'na katılmıştır. Mezra denilen bugünkü yerleşim yerine 1834'de taşınan Elazığ'a 1862 yılında Abdulaziz'in Valilerinden İsmail Paşa tarafından Mamuret-ül Aziz ismi verilmiştir. Zaman içinde bölgeye eyalet merkezliği yapan şehre 1937 yılında Atatürk tarafından tahıl ambarı bolluk ve bereket anlamına gelen El'azık adı verilmiş olup, zamanla Türkçe ses uyumuna uygunluğu ve söyleniş kolaylığı nedeniyle Elazığ olarak kullanılır olmuştur.

Elazığ, Doğu Anadolu Bölgesi'nin güney batısında ve yukarı Fırat havzasında yer almakta olup, doğuda Bingöl, batıda Malatya, güneyde Diyarbakır, kuzeyde Tunceli ve kuzeybatıda da Erzincan topraklarıyla çevrilidir.

Coğrafi konumu itibariyle, Doğu Anadolu Bölgesi'ni batıya bağlayan yolların kavşak noktasında bulunmaktadır.

Yüzölçümü 8.455 Km². si kara, 826 Km². si baraj ve doğal göl alanları olmak üzere toplam 9.281 Km². dir. Denizden yüksekliği 1067 metre olan Elazığ, yeryüzü şekilleri açısından topraklarını dağlık alanlar, platolar ve ovalar oluşturmaktadır.

İl Sınırları içindeki en önemli akarsu Fırat ve kollarıdır. 86 Km2 yüzölçümü olan Hazar Gölü, İl merkezine 30 Km. mesafededir. Ayrıca İlimiz Keban, Karakaya, Kralkızı ve Özlüce gibi önemli baraj gölleri ile çevrilidir.

Geçmişte karasal iklimin hüküm sürdüğü Elazığ, yapılan ve yapılmakta olan barajların etkisi ile ılıman bir iklime geçiş yapmıştır.

==İlin konumu==

Elazığ ili Doğu Anadolu Bölgesi'nin güneybatısında, Yukarı Fırat Bölümünde yer almaktadır. Yüzölçümü 8.455 Km2 si kara, 826 Km2 si baraj ve doğal göl alanları olmak üzere toplam 9.281 Km2 dir. Denizden yüksekliği 1.067 metre olan Elazığ, yeryüzü şekilleri açısından topraklarını dağlık alanlar, platolar ve ovalar oluşturmaktadır. Türkiye topraklarının % 0,12’sini meydana getiren il sahası, 40º 21’ ile 38º 30’ doğu boylamları, 38º 17’ ile 39º 11’ kuzey enlemleri arasında kalmaktadır. Bu çerçeve içinde şekil olarak kabaca bir dikdörtgene benzeyen Elazığ ili topraklarının D-B doğrultusundaki uzunluğu yaklaşık 150 km. K-G yönündeki genişliği ise yaklaşık 65km dir.

Dolanger ( Elazığ Tatlıları )


























 
Dolanger ;
MALZEMELER:
  • 1 çay bardağı süt
  • 1 çay bardağı yoğurt
  • 1 çay bardağı YONCA sıvıyağ
  • 1 tane yumurta
  • 1 çorba kaşığı sirke
  • Bir tutam tuz
  • 1 paket kabartma tozu
  • Alırı kadar un
Diğer Malzemeler:
  • 1,5-2 su bardağı fıstık veya ceviz
  • 2 su bardağı YONCA sıvıyağ veya erimiş tuzsuz tereyağı
  • Buğday nişastası
Şerbeti İçin:
  • 4 su bardağı tozşeker
  • 4 su bardağı su
  • Bir kaç damla limon suyu
YAPILIŞI:Hamuru yoğurmak için bir kaba tüm sıvıları koyup elimizle karıştıralım.Üstüne tuz,un ve kabartma tozunu koyarak kulak memesi yumuşaklığında bir hamur yoğuralım.Yaklaşık yarım saat buzdolabında ya da serin bir yede dinlendirelim.Hamur dolapta dinlenirken şerbeti 5 dakika kaynatıp soğumaya bırakalım.Dinlenen hamuru cevizden biraz daha küçük bezelere ayıralım.Nişasta yardımıyla ince olacak şekilde açalım.2 çorba kaşığı fıstık veya cevizi yufkanın üstüne serpelim.Yufkanın ucundan başlayarak oklavaya saralım.Oklavadaki hamurun her iki tarafından tutup elimizle ortaya doğru sıkıştıralım.Oklavadan çıkarıp tepsiye dizelim.Bütün bezelere aynı işlemi uygulayalım.Açma işlemi bitince üstlerine sıvıyağı döküp(Tereyağı da kullanabilirsiniz.) ısıtılmış 175'Cde iyice kızartalım.Fırından çıkan tatlının ilk sıcaklığı çıkında iyice soğumuş şerbeti tatlının üstüne döküp çekmesini bekleyelim.Bir saat kadar dinlenen tatlıyı servis edelim.